Psikiyatrik Bozukluklar

Obsesyon

Dilimizde takıntı ya da zorlantı anlamına gelir. sırf düşünce takıntısı (obsesyon) ya da tekrarlayıcı davranış zorlantısı (kompulsiyon) ile birlikte gözükebilir.

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

Obsesyon (saplantı) irade dışı gelen, bireyi tedirgin eden, benliğe yabancı, bilinçli çaba ile kovulamayan, tekrarlayıcı düşüncelerdir. Kompülsüyon (zorlantı) ise çoğu kez saplantılı düşünceleri kovmak için yapılan, irade dışı yineleyen hareketlerdir. Örneğin namaz kılarken inatla gelen tanrıya küfür düşünceleri yüzünden kişinin okuduğu duayı tekrar tekrar baştan okuması. Kişi bu saplantının aklına gelmemesi için ya da zorlantılı hareketler yapmamak için kendisini zorlar; fakat zorladıkça istenmeyen düşünceler gene gelir, istenmeyen hareketler tekrar tekrar yapılır.
Bu tür saplantılar kişinin kendisine de aşırı derecede anlamsız, hatta saçma sapan gelir. Kişi bu tür dürtü, düşünce veya düşlemlerine önem vermemeye ya da bunları baskılamaya çalışır. Ancak bu düşünceleri kafasından uzaklaştırmaya çalıştıkça bunlar aksine kişinin zihnine daha çok gelirler. Bu tür dürtü ve düşünceler başka bir düşünce ya da davranışla etkisizleştirilmeye çalışılır.

Israrlı, yineleyici, görünüşte bir amaca yönelikmiş izlenimini veren ya da kalıplaşmış her türlü davranış (örneğin; el yıkama, kontrol etme) yada zihinsel eylemler (örneğin; sayı sayma, bazı sözcükleri sessiz bir şekilde söyleyip durma) zorlantı olarak tanımlanır. Zorlantı (kompulsiyon) saplantıların (obsesyon) yarattığı sıkıntıdan kurtulmaya veya korku yaratan olaydan ya da durumdan korunmaya yöneliktir. Ancak zorlantılar kişiye haz ya da doyum sağlamaz. Başlangıçta kişi yapmaya doğru itildiği zorlantıyı yerine getirmemek için bir direnç gösterir. Ancak saplantının oluşturduğu gerilim, zorlantının gerçekleştirilmesiyle kısa sürelide olsa atlatılmış olur. Bu saplantı ve zorlantılar kişinin zamanının önemli bir bölümünü (günde bir saatten daha uzun zaman alır) boşa harcamasına yol açar.

Saplantılar içinde en sık karşılaşılanı bulaşma ve kuşku saplantılarıdır. Hastaların büyük bir çoğunluğunda herhangi bir kişi ile tokalaşma, kapı kolu ve benzeri birçok eşya ile temastan sonra herhangi bir hastalık ya da kirlilik bulaşabileceğine ilişkin kaygılar ortaya çıkar. Bunu izleyerek yıkama, yıkanma ya da kirli olduğu düşünülen objelerden kaçınma zorlantısı ortaya çıkar.

Korkulan nesneler dışkı, idrar, toz ya da mikrop gibi çoğu zaman kaçınılması zor olan bir nesnedir. Kişiler ellerini defalarca yıkayabilirler. Ancak zamanla temizlenme sayısı artar ve süresi uzar. Bir kez yıkamak, temizlenmek için yeterli değildir. Çoğunlukla eller belli bir sayıda yıkanır. Hatta kendilerince belirlemiş oldukları sayı kadar yıkayıp yıkamadıklarından emin olamadıklarında belirlenmiş bu sayıların (örneğin; üç defa ya da üçün katlarınca) katlarınca ellerini yıkarlar. Temizlenme amacıyla sabun, sabun tozu, deterjan, hatta sulandırılmış tuz ruhu kullananlar dahi vardır. Sabunla aşırı yıkanma sonucu eller bembeyaz olabilir, el derisi yüzülebilir ve bu kişilerde temizlik ürünlerine aşırı maruz kalma nedeniyle cilt problemleri görülebilir. Bu kişiler genellikle temiz ve giyimlerine özen gösteren bireylerdir. Kişiler arası ilişkilerde resmi, soğuk ve uzak oldukları izlenimini verebilirler. Konuşmaları ileri derecede ayrıntılıdır.

Bozukluk çocukluk döneminde başladığında erkek çocuklarında, kız çocuklarına kıyasla daha fazla görülür. Ancak yaşın biraz daha ilerlemesi ile kız çocuğundaki sıklığın artışına bağlı olarak aradaki fark kapanır ve bozukluk erişkinlerde her iki cinste de eşit sıklıkta saptanır. Ortalama başlangıç yaşı 20’li yaşlardır. Yaşam boyu yaygınlığı %2-3 dolayındadır. Çoğu zaman sinsi başlar, kronik alevlenip yatışan bir gidişi vardır. Bu alevlenmeler çoğunlukla stresle ilişkilidir.

Dört ana belirti grubu vardır:

1) Bulaşma (kontaminasyon)

En yaygın görülenidir. Kişi sürekli olarak idrar, dışkı, toz ya da mikrop bulaşacağını düşünür. Bu bulaşmanın kişiden kişiye, nesneden nesneye geçtiğine inanır. Bu durumun yarattığı sıkıntıyı azaltmak için temizleme eylemlerine girişir, ya da onlardan kaçınmaya çalışır .

2) Kuşku

Kişi bazı işleri yapmadığına, unuttuğuna, ihmal ettiğine inanır. Kapıyı kapattığından, ocağı kapattığından bir türlü emin olamaz bu nedenle kontrol etme kompulsiyonları başlar. Defalarca ocağı, musluğu, kapıyı kontrol etmeye çalışır.

3) Cinsel ya da saldırgan eylem düşünceler

(Çocuğuna zarar vereceği, öldüreceği, cinsel tacizde bulunacağı gibi düşünceler)

4) Simetri – Kuralcılık

Bazı durumların belli bir düzen içinde olmasını isteme şeklindedir. Masanın üzerindeki eşyaların belli bir düzene göre yerleştirilmesi, bu düzendeki en küçük bir değişikliği fark etme ve tekrar eski haline getirme.

Tedavide ilk adım bu düşünceleri hastalığın bir ürünü olarak kabul etmektir. Bu hastanın kötü ya da günah saydığı obsesyonlar sebebiyle duyduğu kaygıyı azaltır. Hasta bu durumu grip hastalığında olan bir ateş olarak algılamalıdır. Çünkü saplantı zorlantı bozukluğunun tek belirtisi obsesyon değildir. Zorlantılar, ikirciklilik, kararsızlık, herşeyi tanımlama isteği, kendini sürekli kontrol etme gibi başka belirtileri vardır. Tedavi tüm bu belirtilerin kaldırılmasını içerir. Çünkü her bir belirti bir diğerini besler.

Obsesyonların üstüne gitme yenmeye ,en azından bu hastalığın hayatını engellemesini önlemeye çalışma yararlıdır. Ayrıca hastalığın psikodinamik kökenlerini araştırıp yok etmeye çalışan psiko analitik tedavi yöntemleri denenmektedir.